bargaining in Turkish

Example Sentences
Nicholas didn't get what he bargained for.
Nicholas pazarlık ettiği şeyi almadı.




Nicholas is good at finding good bargains.
Nicholas iyi kelepirleri bulmada iyidir.




Nicholas bought a camera at a bargain sale.
Nicholas indirimli satışlarda bir kamera aldı.




I got this typewriter at a bargain price.
Bu daktiloyu ucuza kapattım.




I bought this TV set at a bargain sale.
Bu TV setini indirimli satıştan aldım.




The union bargained with the management.
Sendika yönetimle pazarlık yaptı.




She's good at bargaining the price down.
Pazarlıkta fiyatı kırmada iyidir.




Nicholas didn't live up to his end of the bargain.
Nicholas pazarlığın sonuna ulaşamadı.




- So that's the gift for 28 000 crowns.
- It's a bargain at that price.
- It's a bargain at that price.
- Demek 28 000 kronluk hediye bu.
- Bu fiyata kelepir sayılır.
- Bu fiyata kelepir sayılır.




- I'm not gonna discuss my sex life with you.
- Then I'm not gonna tell you about mine.
- You drive a hard bargain.
- Then I'm not gonna tell you about mine.
- You drive a hard bargain.
- Seninle seks hayatımı tartışmayacağım.
- O zaman ben de sana kendiminkinden bahsetmeyeceğim.
- Sıkı pazarlık ediyorsun.
- O zaman ben de sana kendiminkinden bahsetmeyeceğim.
- Sıkı pazarlık ediyorsun.



