English → Turkish - sell smb. on i. benimsetmek, ikna etmek, inandırmak, kabul ettirmek » Examples sell f. satmak, satılmak, sattırmak, beğenilmek, kazıklamak, aldatmak, ele vermek i. satış, satış yöntemi, dalavere, hile, dolap, hayal kırıklığı » Examples on s. olmakta olan, devam etmekte olan, çalışmakta, yanık, devrede, sahnede, hazır, çakırkeyif zf. durmadan, sürekli olarak, üstünde (giysi), giymiş olarak, beri, bu yana ed. üstünde, üzerinde, de, e doğru, yönünde, ile, civarında, esnasında » Examples